Müze Günlüğü | İstanbul’u müzelerde keşfetmek

[:tr]İstanbul, oldukça büyük bir şehir ve çok sayıda tarihi eseri barındırıyor. İstanbul’un her bir müzesini gezmek isteyen biri için aylarca vakit gerekir. Bizim turumuz ise bir birine oldukça yakın olan Sultanahmet dolaylarındaki birkaç müzeye olacak. Bunların yakınında çok sayıda başka müzeler de mevcut fakat gerek gezeceğimiz yerlerin büyüklüğü ve gerekse içlerinde görülecek eserlerin fazlalığı ile başka müzelere vaktimiz kalmayacak.

Buluşma yerimiz, saat 10:00da, Gülhane Parkı girişindeki, Kandil Kafe’de. Sultanahmet’te bulunup fahiş fiyatlara sahip olmayan ‘birkaç’ mekândan biri bu yer. Kahvesi ve tatlıları da hiç fena değildir. Meraklısı için, hemen önünde bir tıbbi bitkiler bahçesi bulunur; farklı aromalara sahip şifalı bitkilerin isim ve özellikleri bilgilendirme tabelalarından okunabilir.

 İstanbul'u müzelerde keşfetmek

Daha sonra sırası ile şu müzeleri ziyaret edeceğiz:

  1. Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi
  2. İstanbul Arkeoloji Müzesi
  3. Topkapı Sarayı Müzes

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi

 İstanbul'u müzelerde keşfetmek
Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi

İlk durağımız yine Gülhane Parkı içinde girişte bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi. Bu yer, görülebilecek en sevimli kütüphanelerden.

Kütüphanede 1000’i aşkın yazar, 9000 kitap var. İçinde devasa fotoğraflı kitaplardan İstanbul’un yıllar önceki hallerini görebilirsiniz. Ve geçmişte yayınlanan pek çok dergiyi yine burada bulabilirsiniz.

Şair ve yazarların bazı eşyaları da sergileniyor müzede; belki en çok sevdiğiniz yazarın sevdiğiniz sanatı için kullandığı dolma kalemi bulursunuz orda ya da bir başkasının daktilosunu.

Benim bu kütüphane ile ilgili en çok sevdiğim şey; pek sevimli etkinlikleri. Kimi zaman kitaplar arasında gezinirken alt kattan tatlı tatlı piyano sesleri gelir. Kimi zaman bir masal dinletisine ya da şiir dinletisine denk gelirsiniz. Etkinliklerini, Facebook sayfalarından takip edebilirsiniz.

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi ile ilgili bilgi için bakınız.

Ahmet İstanbul Arkeoloji Müzesi

 İstanbul'u müzelerde keşfetmek
İstanbul Arkeoloji Müzesi

İstanbul Arkeoloji Müzesi, Gülhane Parkı’ndan Topkapı Sarayı’na çıkan Osman Hamdi Bey yokuşunda solda yer alır. Henüz içine girmeden de sokak üzerinde lahitler görülebilir. Bahçe kapısından içeri girince yine dışarıda bahçede pek çok tarihi eser görülebilir. Bu çayınızı kahvenizi alıp, bina dışında, tarihi eserler arasında oturabilirsiniz demek oluyor.

Bu müze, eserlerini tekrar görmekten sıkılmadığım ender yerlerden. Buradaki lahitlerin üzerindeki heykelleri her seferinde farklı bir bilgi ile yine bir merakla incelemek mümkün; zamanın dini inançlarına, kültürüne dair pek çok şey anlatırken eserler aynı zamanda o dönemlere ait bitki örtüsünden hayvan türlerine ve başka pek çok şeye dair bilgi verir. Hangi toplumun heykelleri için hangi toprak kayaç türlerini kullandığını da görebilirsiniz.

 İstanbul'u müzelerde keşfetmek
Istanbul Arkeoloji Müzesi

Bazı lahitlere dokunmak istiyorum zaman zaman(Elbette bu yasak.). Çünkü kimisinin üzerinde kireçtaşı yazarken mermer görünümde ve kimisinde ise mermer yazıyorken kireçtaşı görünümünde olabiliyor. Burayı bir Jeoloji mühendisi ile gezmek de keyifli olabilirmiş.

Binaların birinde, lahitler ortasında bir iskelet; yerde camekanda sergileniyor. Acayip bir duygu. Suya eğilip insanın kendi görüntüsünü görmesi gibi ayaklarında duruyor ve yere bakıyorsunuz; bir iskelet size bakıyor. İçinizdeki yaşam ölüm ile göz göze geliyor ve bir anda zaman çok kıymete biniyor.

Ölüm sanki yaşam sancısının yatışmış hali gibi. Yaşam enerjim zayıflayınca, içimdeki yaşamı harlamak için kullanıyorum bu mekânı.

Ölüm kokusu var orada; her iki anlamda. Çok acayip şey; ölüm pek de huzurlu duruyor orada. Ölüm sanki yaşam sancısının yatışmış hali gibi. Yaşam enerjim zayıflayınca, içimdeki yaşamı harlamak için kullanıyorum bu mekânı. Etraftaki ölüm durağanlığı elimdeki yaşam ve canlılığa nasihat oluyor. Negatif duygularımı orada terk ediyorum. Ne kadar lüzumsuz şeyleri önemsediğimi idrak ediyorum orada. Ölüme saygımı gösterip çıkıyorum oradan ve yaşamın kıymetine koşuyorum.

Neden bilmem burası ve Gülhane Parkının birleştiği yeri bülbüller başka türlü benimsemiş. En tatlı bülbül seslerini buradan duyuyorum. Oradan ara sıra geçen yeşil papağaların çığlıkları bülbül seslerini bastırabiliyor. Yine de küçük kuşlar ve büyük kuşlar pay etmiş gibi parkı ve bu kısım küçük kuşların payına düşmüş gibi görünüyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi ile ilgili bilgi için bakınız.

Topkapı Sarayı Müzesi

 İstanbul'u müzelerde keşfetmek
Topkapı Sarayı Müzesi

Topkapı Sarayı, çok geniş bir alana kurulu. İçinde pek çok şey sergileniyor; Kutsal Emanetler, İmparator Hazinesi, Padişah Kıyafetleri/Portreleri/Resimleri, Silah Koleksiyonu,   İstanbul Cam Ve Porselenleri, Avrupa Porselenleri Ve Camları, Çin Ve Japon Porselenleri, Bakır Ve Tombak Mutfak Eşyaları…

Koleksiyonlar hakkında detaylı bilgi için bakınız.

Yıl içerisinde pek çok kez giderim buraya ve birlikte gittiğim kişileri sergilenen koleksiyonlar yanında bırakır arka bahçesindeki manzaraya hızla koşarım. Onlar tarihi eserleri; geçmişte yaşayanları incelerken ben yaşamın tadına varmaya bakarım.

Benim gibi havaya, suya, toprağa, ağaca, kuşa meraklılar için konumu, manzarası, renkleri, rüzgârı, güneşi izlemesi ile oldukça keyifli bir yer.

İstanbul elbette çok güzel bir kent. Yine de, Topkapı Sarayı’nın son bahçesinin İstanbul’u olduğundan daha gösterişli gösterdiğini düşünürüm. Arka bahçeden İstanbul’a bakınca hava kirliliği, su kirliliği, betonlaşma çılgınlığı görünmez olur; mavilikler, yeşillikler ile uyum içinde tarihi yapılar görünür manzarada. Haliç mavi bir çarşaf gibi serilir solda tarafta. Sağ tarafta, gezilmesi yasak olan alanda, aşağılarda pek çok türde ağaçlar yeşilin pek çok tonunda bir resim sergisi tadında görünür. Hemen ön tarafta ise Gülhane Parkı içindeki bakımlı, görkemli çınar ağaçları ve ilerisinde Marmara Denizi.

Daha ötesi de yakın gibi görünür. Galata Kulesi sanki buradan görünmek için inşa edilmiştir. Anadolu yakası, Beyoğlu yarımadası Marmara Denizi ile uyum içinde görünür. Ve deniz üzerinden zaman zaman geçen deniz taşıtları profesyonel fotoğrafçılar için özel olarak geçiyor gibidir. Gülhane’den kuş sesleri hemen yakındaki ağaçların rüzgârdaki sesine karışır. Tatlı bülbül seslerini bölen yeşil papağanların sesi kendimi Huxley’nin Ada’sında gibi hissettirir.

Arka bahçeye vuran rüzgârı oldukça özeldir. Kuzeyden gelen güçlü bir rüzgâr iğne yapraklı ağaçlıklar/ormanlıklar içinden geçerken nefis taze kokusunu, deniz üzerinden geçerken yumuşak nemi ve iyot kokusunu içine alır ve bu besleyici rüzgâr tam Topkapı Sarayının arka bahçesine doğru koşar; burada nefes alanlar için bedeni ve ruhu besler; kirlenmiş havayı ise temizleyip güneye doğru kovalar. Artık Bursalılar düşünsün; kirli havamızı onlara doğru sürüp bize torpil geçen rüzgârlarımız var burada J

Sırf renk terapisi için bile gidilebilir buraya; Gökyüzü ve deniz mavisinin muazzam tonlarını, ağaçlarda yeşilin bin bir tonu izlemek için. Ses terapisi için de öyle; 120 üzerinde kuş türünün kalıcı ya da göçmen olarak burada konakladığı biliniyor. Kuş gözlemcileri için, iyi dürbünlerle erken saatler uygun.

Topkapı Sarayı hakkında daha fazla bilgi için bakınız.

Ve yolculuğumuz burada son bulur. Lezzetli bir yemeğe koşulabilir.

Müzekart için bakınız.

Size önerebileceğimiz  İstanbul’un en iyi  vegan kafaleri listemize de göz atmayı unutmayın.

Urbansurf sizlerle aynı ilgi alanlarını, aynı hobileri, aynı tutkuları paylaşan insanları bir araya getirerek çeşitli aktivitelerde sosyalleşmenizi sağlayan mobil bir sosyal ağ. Uygulamayı Apple Store veya Google Play üzerinden indirebilirsiniz.

[:]